Herkesin, başkaları tarafından çiğnenmesini istemediği ‘sınırları’ vardır. Eğer bu sınır aşılırsa, o zaman da duruma göre kızgınlık, öfke, üzüntü ya da kırgınlıklar ortaya çıkar. Peki, bu durumda yabancılarla aramızdaki sınırı nasıl koruyacağız? İşte tam bu durumda “görgü ve nezaket kuralları” devreye girer. Yani büyüklerimizin dediği gibi; şayet birini iyi tanımıyorsanız ‘resmi ve mesafeli’ davranın. Örneğin birini daha yeni tanımaya başladığınızda belki “amma da rahat bir tip” der ve belki de ondan daha rahat davranmaya başlarsınız. Bu, öteki kişinin sınırını çiğnemek anlamına gelmez. Ama bunun tam tersi de mümkündür. Örneğin biri verdiği davete kişilerin resmi kıyafetle katılmasını istiyor ama Siz spor bir kıyafetle kapıda beliriyorsanız, bu sizin diğer kişilerin sınırını çiğnediğinizi gösterir. Tekrarlıyorum, insanlarla iyi geçinmek için “sınırları korumak” kuralının çok geçerli olduğunu ve bu sınıra estetik, görsel, duyusal ve duygusal gibi öğelerin dahil olduğunu belirtmek istiyorum.
Artık günümüzde nezaket kuralları, ki buna kibarlık veya zarafet, incelik deniyor, işsiz-güçsüzlerin bir lüksü değil, herkes için bir zorunluluktur. Kültürlerin birbirleriyle çatışmadan birbirlerini zenginleştirebilmeleri için bir bütünleşme yöntemidir bu.
Zaten günümüzde abab-ı muaşeret kuralları halen yaşamakla kalmıyor, yeni teknolojik yaşama da adapte ediliyor artık. Telesekretere nasıl mesaj bırakılır, cep telefonu nerede ve nasıl kullanılır, nerede nasıl giyinilir, arkadaşlar arasında bir brunchta mönü ne olmalıdır, nasıl davetiye veya mektup yazılır, iş yemeğinde nasıl davranılır, masa kültürü nedir? gibi. Ancak bu kuralları ezberlemeden, doğal olarak yaşamalıdır kişi. Aksi takdirde, bayramdan bayrama giyilen bir bayram giysisi gibi üzerimize giyip, çıkardığımız takdirde bu davranışlar doğal olmadığından sızıntı yapacak, hatta zaman zaman bizi gülünç duruma da düşürecektir. Yani “nazik ve görgülü” yaşamayı bir yaşam biçimi olarak kişi görmüyorsa, hayatında da her türlü kayba razı olmalıdır.
Bu kurallara uyma zorunluluğu olmadığı için, bunlara aykırı davranmak hukuken suç da sayılmaz. Ancak toplum, genel görgü kurallarına uymayanı cahil, bencil, görgüsüz, kaba, saygısız gibi sıfatlarla tanımlar. Gerçek terbiye ve nezaket insana her durumda nasıl davranacağını, ne söyleyip, ne yapacağını, nelerden kaçınacağını gösterir.
Şunu da asla unutmayalım: Nezaket ve terbiyenin temelinde her zaman başkalarına iyilik edebilmek düşüncesi gizlidir….
Bu nedenlerledir ki “Her Şeyin Bir Adabı Var” dır…