Hayata Dair 'İnce Bilgiler'
- Hürriyet 08.01.2003 -
Kahvenin telvesinin atılmaması gerektiğini biliyor muydunuz? Balık yemek keyiflidir elbette ama ya ne yaparsanız yapın evin her yanına sinen ve bir türlü çıkmak bilmeyen kokusu. Bu ve buna benzer bir çok 'ince nokta'. Özellikle de yalnız yaşayan erkekler ve mutfak becerisi kısıtlı olan hanımlar için yararlı bir çalışma ‘Ninemce’.
Şenay Özaltın'ın hazırladığı ‘Ninemce’ adlı kitaptaki bilgiler sadece bununla sınırlı değil.En sevdiğiniz giysinizdeki yağ lekesinin nasıl çıkarılacağından, yağı ya da tuzu fazla kaçmış bir yemeği 'kurtarmak' için yapılması gerekenlere, çatlayan deri mobilyaların kolayca onarılmasına kadar günlük hayata ilişkin bir çok pratik bilgi yeralıyor kitapta.
İşte kitaptan bazı ilginç notlar:
* Çok çabuk sararan tüller için durulama suyuna 3 paket kabartma tozu katın.
* Çok sevdiğiniz porseleniniz kırıldıysa yumurta akı ve bir miktar kireç karışımıyla yapıştırabilirsiniz
* Kirlenmiş altın takınızı kullanmadığınız diş fırçasına diş macunu sürerek parlatabilirsiniz.
* Ütüden dolayı parlayan koyu renkli giysilerinizi sirkeli su ile fırçalayın
* Fırında tavuk pişirirken üzerine bal ve limon suyu sürün. Sonuç hoşunuza gidecektir.
* Tatlı pişirirken içine bira tuz, tuzlu pişirirken içine biraz şeker artmayı unutmayın
* Yün kazaklarınızda minik yün topakları olmaması için biraz saç spreyi sıkın.
* Karanfil tanesinin esansının bir mikrop öldürücü ve aynı zamanda sakinleştirici olduğunu biliyor muydunuz? Dişinizin bir enfeksiyon durumunda ağzınızda birkaç adet karanfil çiğneyin.
http://www.hurriyetim.com.tr/haber/0,,sid~15@nvid~217342,00.asp’den
HER ŞEYİN BİR ADABI VAR
Adabına göre yaşam için... Radikal 18/02/2005
Özaltın, hayatta nasıl davranılması gerektiğini anlatan 'Her Şeyin Bir Adabı Var'la dört dörtlük bir başvuru kaynağı sunuyor.
Gazetecilik eğitimi alıyoruz ve birinci sınıftan ikinci sınıfa geçen her öğrenci gibi mutluyuz. Ders listemiz açıklanmış. O yıl göreceğimiz derslerden biri de 'Haber Yazma ve Toplama Teknikleri'. Bir gazetecinin alması gereken en temel derslerden biri anlayacağınız. Öğretmen ise Atilla Girgin. Ancak daha ilk dersi olduğu için ne biz onu tanıyoruz, ne de o bizi tanıyor. Beklenen gün geldi. Atilla Girgin kısa bir tanışmanın ardından tahtaya çeşit çeşit bardaklar, kaşıklar, bıçaklar ve ortaya da bir tabak çizdi. Herkes birbirine şaşkın ifadelerle bakarken soru geldi: "Yemeğe başlarken hangi bıçağı, çatalı ve kaşığı kullanacaksınız?"
Bu da soru mu şimdi? Ne yani, bunu da mı bilmeyecektik. Oysa durum hiç de öyle değilmiş. Biz, her şeyi bildiğini zanneden öğrenciler birbirimize bakıyor, bir şekilde doğruyu bulmaya çabalıyorduk. O gün için hatırladığım, bu sorunun neden sorulduğuydu? Girgin bu sorunun önemini şöyle açıklamıştı: "Gittiğiniz yemekli bir toplantıda eğer dikkat etmezseniz yanınızdaki kişinin çatalını ya da kaşığını kullanabilirsiniz." Gerçekten de önemli derslerden birini almıştık o gün.
Ninem de öyle derdi!
Bana bu anımı hatırlatan ise Alfa Yayınları tarafından yayımlanan Her Şeyin Bir Adabı Var oldu. Şenay Duru Özaltın'ın yazdığı bu kitapta yazar, beden dilinden, özel yaşama, kamusal alandaki davranışlardan, davetlerde nasıl davranılması gerektiğine kadar on üç başlık altında özetlemiş anlatmak istediklerini. Özaltın, Her Şeyin Bir Adabı Var'ı, ninesinin zamanında söylediği şu cümleden yola çıkarak yazmış: "Davranış kuralları, buna değer veren herkes tarafından öğrenilebilir ve uygulanabilir; böylelikle zaten karmaşık olan birlikte yaşam kolaylaşır."
Her Şeyin Bir Adabı Var, zaten ilk safyalardan itibaren ilginç bilgilerle sizi karşılayıveriyor. Örneğin; 'Antik Roma'da genç savaşçılardan yemeklerini üç parmaklarıyla yemeleri beklendiğini? Beş parmakla yemek yemenin bir alt sınıf belirtisi olduğunu biliyor muydunuz?' ya da 'On beşinci yüzyılda masa örtüsüne veya giysiye sümkürmenin hoş görüldüğünü çünkü bu dönemden evvel insanların zaten ellerine sümkürmek zorunda kaldığını'. Doğrusunu isterseniz ben bilmiyordum.
İşin etiği de var
Bu arada, eğer Şenay Duru Özaltın'ın sıkıcı öğütler verdiğini düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Çünkü kendisi gönül ilişkileri, bakımlı olmanın erdemleri konusunda da naçizane önerilerde bulunuyor. Beni en çok ilgilendirense uzun zamandır yaptırmak istediğim Piercing ile ilgili madde oldu.
Özaltın, insanın, kendi vücuduna istediğini yapabileceğini belirtiyor, "Komşunun ya da büyükannesinin görüşlerine aldırmayabilir insan ama, bunu sırf toplumu protesto etmek için yapıyorsa, bence bunun yerine bütün gün kendini tokatlayabilir; bu daha az çocukça olur" diyor. "İş hayatında da patronun böyle bir görünümden hoşlanmadığını da unutmamak gerekir" diye de ekliyor.
'Biri sizi rahatsız ederken ne yapmalısınız?' kitapta bu gibi ince bilgiler de yer alıyor tabii. Mesela benim başıma en çok gelen duygusal hayatımla ilgili olanlar. Özel hayatımı ilgilendiren bu soruya Özaltın şöyle bir yanıt vermemin daha uygun olduğunu belirtiyor: "Bu sorulara istemiyorsanız cevap vermeyin, yan çizin. Yok karşınızdaki hâlâ ısrar ediyorsa, o zaman şöyle cevapları da hak ediyor demektir: 'Bu soruyu yanıtlayamam çok özel', 'Bu sadece beni ilgilendirir' gibi. Ama her şeye rağmen 'bu sizi ilgilendirmez' cevabından daha iyidir ve nazikçedir." Anlayacağınız içerisinde yer alan her şeyiyle bir başucu kitabı Her Şeyin Bir Adabı Var. Göz ardı etmemeniz gereken kitaplardan, bizden söylemesi...
Her şeyin bir adabı var, sevişmenin bile!
Tüm terbiye ve nezaket kurallarının
anlatıldığı 'Her Şeyin Bir Adabı Var'
kitabında yazar Şenay Duru Özaltın,
sevişmenin bile adabı olduğunu
belirterek uyarıyor:
Karşınızdakine acıyarak seks yapmayın! .. Evet her şeyin bir adabı var; oturup kalkmanın, konuşmanın, bir şey hediye etmenin hatta sevip sevilmenin ve sevişmenin bile... Şenay Duru Özaltın'ın hem iş hem de özel yaşam için görgü ve yaşam rehberi olarak değerlendirebileceğimiz 'Her Şeyin Bir Adabı Var' isimli kitabında 'seks' başlığı altında bu işin adabı anlatılıyor:
* Karşınızdakine acıdığınız için seks yapmayın. Başka türlü de ona şefkat ve ilgi gösterebilirsiniz.
* Zorunlu olduğunuzu düşünerek seks yapmayın. Çünkü bunun zorlayıcı nedenleri yoktur.
* Rutine binmiş bir ilişkiden kaçın. Böyle bir seks ruhunuzu çok acıtır. İYİ SEVGİLİ NASIL OLUR? Özaltın, okurlara 'birisinin iyi bir sevgili olup olmayacağı' konusunda da kitabında ilginç ipuçları veriyor:
* Karşınızdaki iyi dans ediyorsa bu ritmi yatakta da yakalama olasılığı oldukça yüksektir!
* Karşınızdakinin kendine güveni varsa, bu onun zaten jestlerinden ve hareketlerinden belli olur. Bunu fark etmeniz tam isabettir. Çünkü başkalarıyla ruhen ya da bedenen anlaşmanın şartı, kendine güvenmek ve kendini sevmektir.
* Dokunmaktan, müzik dinlemekten, yemek yemekten zevk alabilen kişi, büyük bir olasılıkla seksten de zevk alacaktır. Zevk almak kendini bırakmak ve duygularının esiri olmak demektir.
* Bakışlarında seks olan insanlar vardır ve onlarla en ahlaksız şeyleri yapmak için sadece gözlerine bakmak yeterlidir. Bu türden çok az bulunduğundan onlara rastlamak da çok zordur." İYİ AŞIK NASIL OLUNUR? Kitapta, 'İyi bir aşık nasıl olunur?' sorusunun yanıtı birkaç maddede sıralanmış...
* Ahlaki veya ahlaksız olarak çevreniz tarafından tanımlanan ve sizi şartlandıran şeylerden kurtulun. En önemli prensipler kendinizinkilerdir. Mazbut bir seks mi, yoksa vahşi bir alem mi, bu sadece sizi ilgilendirir.
* Sadece kendiyle barışık kişiler etkileyici ve şehvetli duygular uyandırır. Şayet sürekli baldırlarınızdaki selülitinizi veya poponuzdaki yağları düşünürseniz seksten nasıl zevk alabilirsiniz?
* Her şeyi bilmek değil, öğrenmeye meraklı olmak iyidir.
* Partnerinizi izleyin. Neye tepki veriyor, ne zaman keyifle mırıldanıyor? Onun aklını başından nasıl alırsınız? Kendinizi de çok yi gözlemleyin. Hoşunuza ne gidiyor, sizin başınızı ne döndürüyor? Eğer kafanızda sadece tatmin olmak varsa, bu hiç de iyi bir işaret değil.
* Seksi nerede yaparsanız yapın, zevk almalısınız. 'Mış' gibi yapmak sizi daha sonra rahatsız eder. Sekste iyi olmak demek tüm teknikleri bilmek değil, o anın zevkine varmaktır.
* Sadece kendini rahat bırakabilenlerin coşku uyandırdığını hep hatırlayın.
Altın değerinde kurallar!
ŞENAYDuru Özaltın, Sistem Yayıncılık'tan çıkan kitabında tüm terbiye ve nezaket kurallarını tek tek anlatıyor. Bu kuralları; beden dili, özel yaşam, çevremizle ilişkiler, iletişim, davetler, kamusal alanda davranış, iş yaşamı, hediye ve teşekkür, kutlama ve törenler, söz-nişan-nikah, seyahat ve yabancı ülkelerdeki adetler başlıkları altında toplamış Özaltın. Diyor ki özetle: "Başkalarının seni saymasını istiyorsan, önce sen kendini say!" Bunun için de kişinin terbiye ve nezaket kurallarını, eski deyimle adab-ı muaşere kurallarını bilmesi gerektiğini söyleyen Özaltın, kişi için gerekli altın kuralları da şöyle sıralıyor:
* Terbiye ve nezaket dost kazandırır.
* Karşınızdakilere durmadan kendinizden söz etmeyin.
* Hoşgörülü olun.
* Değerleri takdir edin.
* Karşınızdakinin inançlarına saygı gösterin.
* Bağırıp çağırarak karşınızdakilerin inançlarını değiştiremeyeceğinizi bilin.
* Çalım ve hava atmak gerçek terbiye ile bağdaşmaz.
* Uygun giyim terbiyenin önemli bir şartıdır.
* Başkalarını rahatsız etmeyen görgülü kişidir.
* Sözünüzde durun.
* Borçlarınızı zamanında ödemeye çalışın.
* Unutmayın, herkesin zamanı değerlidir, bu yüzden ziyaretlerinizi uzatmayın.
* Kişisel özellikleri ve sırları dedikodu konusu yapmayın.
* Başkalarına ölçülü öğütler verin ve kesinlikle yargılayıcı olmayın.
* Sinirli değil, mutlaka soğukkanlı olun.
* Hatasız kul olmadığını aklınızdan çıkarmayın.
* Kırıcı konuşmayın. (Detaylar kitapta...)
Sabah-Günaydın 24.08.2007
Belgin ÇOBAN
MİLLİYET İNSAN KANNAKLARI
17.03.2005
Her şeyin bir adabı var
“Toplumsal yaşamda en belirleyici unsur kişinin önce kendine, sonra diğerlerine duyduğu saygıdır. Herkesin başkaları tarafından çiğnenmesini istemediği sınırları vardır. Eğer bu sınır aşılırsa birlikte yaşam çekilmez hale gelir. İşte tam da bu noktada görgü kuralları devreye girer. Gerek özel hayatta, gerek iş hayatında ilişkilerin sağlıklı yürümesi açısından bazı temel soruların yanıtlarını bilmek ve bunları hayata geçirmek gerekir.”
Şenay Duru Özaltın, ‘Her şeyin bir adabı var’ adlı kitabı; iş hayatından özel hayata, iletişimden özel davetlere, beden dilini kullanmaktan hediye ve teşekkür gibi gündelik pratiklere kadar hayatımızda nasıl davranacağımızı bilmediğimiz, farkında olmadan yanlış davrandığımız ya da merak ettiğimiz birçok alan konusunda bulunmaz bir kaynak. Kitabı değerli ve ilgi çekici kılan özelliklerden biri de, bütün bu bilgilerin bir araya toplanmasının yanında yazarın ülkeler ve kültürler arası farklılıklara da ışık tutuyor olması.
Yazar, “kendinize ve karşınızdakilere nazik davranmak bir yaşam biçimidir” diyerek kitabı yazmakta, hayatın detaylarının önemini vurgulamak ve sempatik-antipatik arasındaki ayrımın yapılmasındaki değere dikkat çekmek amacıyla yola çıktığını belirtiyor.
Şenay Duru Özaltın’ın kullandığı dil de oldukça sürükleyici. Kitapta yer alan resimler ve şemalar bu sürükleyici kitabı aynı zamanda aklınızda canlandırmanıza da yardımcı oluyor. Adap konusunda bilmek istediğiniz, merak ettiğiniz her ayrıntıyı bulabileceğiniz kitap; “hem iş hem özel yaşamınız için dört dörtlük bir görgü ve yaşam rehberi” niteliğinde…
Şenay Duru Özaltın
YORUM - TUĞAL KÖSEMEN
'Her şeyin bir adabı var'
Geçen gün masamın üzerinde bir kitap gördüm. Şenay Duru Özaltın yazmış. Adı " Her şeyin bir adabı var ". Sayfalarını karıştırmaya başladım. İlgimi çok çekti ve elimden bırakamadım. Bir anda Galatasaray'ın ilkokuluna 4'üncü, 5'inci sınıflara gittim. O zamanlarda da ilkokul öğretmenim Nebiye Yılmaz bize davranış kurallarını öğretmişti. Yaşantım boyunca bu kurallar, toplum içersinde hep artım oldu. Değerli okurlarım, toplumsal yaşamda en belirleyici unsur kişinin önce kendine, sonra diğerlerine duyduğu saygıdır. Herkesin başkaları tarafından çiğnenmesini istemediği sınırları vardır. Eğer bu sınır aşılırsa birlikte yaşam çekilmez hale gelir. İşte tam da bu noktada görgü kuralları devreye girer. Gerek özel hayatta, gerek iş hayatında ilişkilerin sağlıklı yürümesi açısından bazı temel soruların yanıtlarını bilmek ve bunları hayata geçirmek gerekir.
Beden dilinizi doğru kullanmak için, özel yaşamınızı düzenlerken, çevrenizle ilişkilerde, sözlü, yazılı ve elektronik iletişim kurarken, davet verirken ya da bir davete katılırken, iş yaşamında ve kamusal alanlarda, yurtiçi ve yurtdışında seyahate çıkarken, ne yapmalı, nasıl davranmalı, ne giymeli, neyi nasıl yemeli, nasıl konuşmalı? Bilmeniz gereken her şey bu kitapta mevcut. Ancak lütfen unutmayın! Terbiye ve nezaket, yalnızca hangi kıyafetin nerede giyileceği, ıstakozun maşasının nasıl kullanılacağıyla sınırlı değil. Kendinize ve karşınızdakilere nazik davranmak bir yaşam biçimidir. Bu kitabı okuyun.
Ayrıca yazar, isteyen eğitim kurumlarına "Hayatımızı kolaylaştıran terbiye ve nezaket kuralları" konulu seminer veriyor. Bence bu tür seminerlere öğrencilerin yanı sıra velilerinin de katılmasında yarar var.
SAİT GÜRSOY
- Sabah Gazetesi – 15 Ekim 2008